Bugünün Konusu
Besinlerin neden olduğu düşünülen her türlü olumsuz etkiyi besin alerjisi olarak tanımlanmak doğru değil. Besin reaksiyonları, besin alerjisi ve besin intoleransı olarak ikiye ayrılmakta.
Besin alerjisinde bağışıklık sistemi besinlerde alerjen olarak tanımlanan bazı bileşenlere yanıt olarak immünoglobulin E (IgE) antikorunu üretir. Alerjiler, IgE antikorlarının üretimindeki artış sonucu ortaya çıkabileceği gibi, IgE seviyelerinde herhangi bir değişiklik olmadan da ortaya çıkabilir. Besin alerjilerinin genel olarak çocukların %2-8’inde, yetişkinlerin %1’inde, tüm nüfusun ise %2’sinde görülmektedir. Organizma alerjen besin tüketiminin hemen veya bir saatten az bir süre sonra alerjik yanıt geliştirebilir. Bu yanıtlar genellikle boğaz ve deride kaşıntı, şişme, kızarıklık şeklindedir.
Besin intoleransında ise, bir besin bileşeni tüketildikten sonra sindirilemez, bağırsaklarda fermente olmaya başlar ve bunun sonucunda mide bulantısı, şişkinlik, ishal, mide krampları gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Besin intoleransı besin alerjilerine göre daha yaygın görülebilmektedir. Toplumların yaklaşık %20’sinin intolerans nedeniyle bazı besinlerden uzak durduğu belirtilirken aslında gerçekte daha az kişinin gerçekten bir besin intoleransına sahip olduğunu da dikkat çekilmektedir ve bu durumu saptamak genellikle zordur.
Biz diyetisyenler bireyin yaşam kalitesini arttırmak için intoleransa yol açan besinleri ilk başta diyetten çıkararak eliminasyon diyeti uyguluyoruz daha sonra uygun miktarlardaki besinleri kişinin yaşamına yavaş yavaş dahil ederek vücudun tepkisini kontrol ediyoruz. Unutmayın beslenme parmak izi gibidir ve bireye özgüdür.